Ancak sessizlikte varolabiliriz

Dünya yarışında var olma çabası bizi devamlı bir içsel ve çevresel gürültü içinde tutar. O gürültü bizi gerçeğe ve büyüklüğe saygıdan uzak tutar. Anlama ulaşamayız. Var olmak dediğimiz hal gürültü içinde kazanılmaz. Dünya yarışında koştururken üzerimizde "var olma"yı emanet olarak üzerimizde bulunduruyoruz, ama emaneti bizim yerimize "zaman" dediğimiz ve anlamadığımız o güç taşıyor. Bizi emaneti "devralacak, taşıyacak, kullanacak" hal'e getirmek için eğitiyor. Gerçek sükûnet içindedir. Gerçeği anlamak için sakin ve sessiz olmalıyız. Gönül sesi, iç sesimiz, tebliğ, zamanın sesi hepsi sessizlikte duyulur. Sessizlik saygıdır, edeptir. Çünkü her daim huzurda olduğumuzu ancak sessizlikte anlarız. Beklenen sessizlik sevgi ile birlikte ortaya çıkıyor. O halde sevgi için gösterilmiş yolu, verilmiş olan anahtarı kullanmak gerekir. Sessizlik sevgi ile birlikte anahtarı kullandıkça kazanılacak, huzur yaşanacaktır. Bugün o sesi celse ile duyuyoruz, yazılı olarak...