Bir kendini bilme metodu olarak: Enneagram

 





Mucize olan ve eşrefi mahlûkat olarak en güzel biçimde yaratılan insanın kendi nefsinde yaratılan ayetleri tefekkür ederek bir ömür geçirebilmesini diğer bir deyişle kendini öğrenmesini ömür boyu sürecek mucizevi bir yolculuk olarak görüyorum. İnsana düşen asli görev; kendine bahşedilen mizacının sağlıklı ve sağlıksız boyutlarının bilincinde olarak tekâmül yolculuğunda gayretkâr olması değil midir?


Her insan “Ol!” emriyle var edilmiş özel bir tasarım; kendine has, orijinal. Emsallerinin içinde bir o kadar da emsalsiz. Her birinin aldığı nefes süresince var edilmesinin, o vakitte, o mekânda, o ailede, o arkadaş çevresinde olmasının bir hikmeti var. Âdeta bir meyvenin tohumu en verimli toprağa atılıyor ve sonucunda hangi meyve olduğunu kendisinin bulması isteniyor. Kimi bir kiraz, kimi bir portakal, kimisi de bir elma misali. Hiçbiri bir diğerinden üstün değil aksine hepsinin var olmasıyla dünya güzelliğine güzellik katılıyor. İşte insan da böyle bir varlık.


Türlü türlü huyla gönderiliyor şu âleme. Görünüşte ayırt edilmekte zorlanan ikizler dahi iç âlemlerinde aynı değil. Aynı olaya farklı tepkiler veriliyor, farklı hissediliyor. İnsanın kendisine bir çırpıda sorduğu “Ben kimim?” sorusunu sormasına vesile olan bu benzersizliğe verilecek cevap basit bir toplama işlemininki kadar kolay yanıtlanamıyor. Henüz bu soruyu kendinize sormadıysanız sizleri sormaya davet ediyorum. Sahi siz kimsiniz? Tahmin edebileceğiniz üzere isminizi, yaşınızı, okuduğunuz okulu sormuyorum. Toprağa düşen tohum misali çiçek açtığınızda lezzetli kıpkırmızı bir kirazın habercisi misiniz yoksa hoş kokulu tupturuncu bir portakalın mı? Ya da yemyeşil sulu bir elmanın? Belki de ismini dahi bilmediğimiz dünyanın öteki ucunda yetişen bir meyvenin. Hazırsanız kendimizle tanışmamıza vesile olacak bir yol haritasından bahsedeceğim: Namı diğer “Enneagram” Sorumuzun cevabını bulmak için Enneagram penceresinden kendimize bakmaya ne dersiniz?


Tarihten günümüze enneagram

John Godolphin Bennett, Enneagram’ın kaynağının 4500 yıl öncesine, Gılgamış Destanı’na kadar uzandığını ve Mezopotamya’da kurulan bir kardeşlik sonucunda bu bilginin sır gibi saklanarak gizlice nesillere aktarıldığını söyler. Aynı zamanda Bennet, Enneagram bilgisine sahip olanların daha sonra Buhara kentine göç ettiklerini ve sıfır sayısının Müslüman matematikçiler tarafından bulunduğu 15. yüzyılda ondalık sayı sistemiyle harmanlanarak Enneagram şekil ve 9 kişilik tipinin o dönemde birleştirildiğini ifade eder. Ona göre bu bilgi Müslüman düşünürler tarafından geliştirilmiş ve zaman içerisinde kendini yenileyerek günümüze kadar gelmiştir.

Enneagram, Batı dünyasında George Ivanovich Gurdjieff tarafından yapılan çalışmalar ile tanınmış ve Oscar Ichazo ile Claudio Naranjo’nun katkılarıyla kişilik modeli hâlini almıştır.

Modelin son şekli, tiplerin detaylı tutum ve davranışları Don Riso ve Russ Hudson ve Helen Palmer tarafından açığa çıkarılmıştır.


Enneagram bize ne söyler?

Enneagram ismini ilk defa duyanlarınız olduğu gibi onunla tanışmış olanlarınız da vardır. Peki, nedir bu Enneagram? Enneagram, Yunanca “9 nokta” manasına gelen “Ennea” ve “Grammos” kelimelerinin birleştirilmesiyle oluşmuştur. Enneagram modelinde kategorize edilerek sınıflandırılmış 9 kişilik tipi bulunur. Model tiplerin sağlıklı, ortalama, sağlıksız ve birbirleriyle olan kompleks ilişkilerini inceler. Model insanı İslâm felsefesinde ve Freud’un psikanaliz kuramında olduğu gibi 3 merkezde değerlendirir. İslâm felsefesinde “Kuvve-i Akliye”, “Kuvve-i Gadabiye”, “Kuvve-i Şeheviye” olarak isimlendirilmiş olan bu üç merkez, psikanalizde “Süper Ego”, “Ego” ve “İd” olarak adlandırılmıştır. Enneagram modeline göre ise insan zihin, duygu ve fizik olmak üzere 3 merkezden oluşur ve her merkezde 3’er kişilik tipi mevcuttur. Kişilik üzerinde etkiye sahip olan dürtüler bu 3 merkezden gelir.


Enneagram modelini şekil üzerinden incelediğimizde duygu merkezinde tip 2-yardımcı, tip 3-başaran, tip 4-özgün bulunduğunu görürüz ve hissetme fonksiyonuna sahip olan bu merkez göğüs bölgesinde yer alır. Zihin merkezinde tip 5-gözlemci, tip 6-sorgulayan, tip 7-maceracı yer alır ve düşünme fonksiyonuna sahip olan bu merkez kafa bölgesinde bulunur. Fizik merkezinde ise tip 8-reis, tip 9-uzlaşmacı, tip 1-mükemmeliyetçi yer alır ve koruma fonksiyonuna sahip olup karın bölgesindedir.


 Enneagram modelinde rakamla belirtilen tiplerden her biri yani ana mizaç kişiye doğuştan bahşedilen kişinin baskın olarak kullandığı mizaçtır ve değişmez. Kısacası mizaç kişiliğimizin yapısal zeminidir. Mizaç, karakter ve kişilik aynı değildir. Mizaç bir tohum, karakter ağacın kalın dalları ise kişilik de ağacın tamamıdır diyebiliriz.


 Buna ek olarak bazı kişiler kanat mizaca da sahiptir. Kanat mizaç kişinin baskın mizacından sonra etkili olan diğer mizaçtır ve kişinin ana mizacına zenginlik katar. Her mizacın kanat tipi Enneagram modelinde rakamla simgelenen bitişiğindeki rakam olabilir ve her ana mizaç tek bir kanat etkisindedir. Örneğin, tip 6 ana mizacının bitişiğinde tip 5 ve tip 7 ana mizacı vardır. Tip 6 ana mizacına sahip bir kişi aynı zamanda kanat mizaca da sahipse bu ancak ya tip 5 ya da tip 7 olabilir. Her ana mizaç kanat mizaca sahip olmayabilir.


Ayrıca her mizaç kendi rahat ve stres hattında farklı mizaç özelliklerine kayar. Rahat hattı, bireyin rahat hissettiği ve tatmin olduğu aynı zamanda temel arayışlarını gerçekleştirebildiği durumlarda baskın mizacından farklı olarak başka bir mizacın sağlıklı hâline bürünmesidir. Stres hattı ise kişinin stresli olduğu zamanlarda ana mizacından farklı bir mizaç tipinin sağlıksız boyutuna geçmesidir. Stres hattında kişinin mevcut mizacının imkân ve savunma düzenekleri yetersiz kalmıştır dolayısıyla kişi mevcut koşullara psikopatolojik düzeyde uyum sağlamaya çalışır. Daha kolay anlayabilmek adına yandaki şekle bir göz atalım. Güler yüz ile temsil edilen şekil rahat hattını, üzgün yüz ise stres hattını temsil eder. Örneğin, tip 6 rahat hattında tip 9’un sağlıklı boyutundaki davranışları sergilerken stres hattındayken sergileyeceği davranış tip 3’ün sağlıksız boyutu olacaktır.


Tipler bize ne anlatır?


Her ne kadar Enneagram tarafsız olması hasebiyle rakamlarla sembolize edilse de her tip bireylerin en temel ihtiyaç ve arayışları göz önüne alınarak isimlendirilmiş. Örneğin, tip 1-mükemmeliyetçi. Dikkat edilmesi gereken nokta şu mükemmeliyetçi birisi olduğunuzu düşünüyor olabilirsiniz ancak bu sizin tip 1 olduğunuz anlamına gelmez. Ya da başarıya çok önem vermeniz sizin tip 3-başaran olduğunuz anlamına gelmez. Burada devreye iç motivasyonumuz giriyor. “Nasıl yani kafam iyice karıştı.” dediğinizi duyar gibiyim. “Öyleyse tipimizi nasıl bulacağız?” diye sormakta da oldukça haklısınız. İlk başta karışık gibi gözükse de her özellikten bizde bir nebze olduğunu ve baskın olan özelliğimizin tipimizi belirlediğini aklımızda tutarak kendimizi iyi gözlemleyerek işe başlayabiliriz. Bazen kendimize objektif bakamayabiliriz, kimimiz daha iç görü sahibiyken kimimizde bu daha az gelişmiştir. Ancak paniğe gerek yok sahip olduğumuzu düşündüğümüz olumlu ve olumsuz özellikleri tefekkür edebiliriz. Aynı zamanda Enneagram bilgisini doğru öğrenmek bize oldukça fayda sağlayacaktır. Peki, Enneagramın doğru bakış açısını nereden yakalayabiliriz? Enneagramın püf noktalarını bilerek. Yani insan olarak sahip olduğumuz ortak zaafların yanında âdeta direksiyonumuzun başına geçen her şeyimizi, hayata bakışımızdan tutun davranış ve tutumlarımızı kontrol eden temel zaafımızın farkında olarak.


9 mizaç tipi aslında bizlere 9 temel zaafımız olduğundan bahseder. Temel zaafımızı bizi harekete geçiren motivasyonun farkına vararak bulabiliriz. Kendimize en çok neye canımızın sıkıldığı, nelerden tetiklendiğimiz ve nelere öfkelenip nelere duygusal tepkiler verdiğimiz gibi spesifik soruları yönelttiğimizde doğru sonuca ulaşabiliriz.[8] Elbette Enneagram modeli için oluşturulmuş ve doğru sonuç verebilen testler ve uygulamalar da mevcut. Ayrıca Enneagram merkezli danışmanlık hizmeti veren psikolog ve psikolojik danışmanlar da var. Dilerseniz herkese açık temel Enneagram eğitimlerine de katılabilirsiniz. Piyasadaki kaynaklar da sizlere yardımcı olacaktır. Amaç kendimizi tanımak için mevcut birçok imkândan bizler için en uygun olanları kullanabilmek.


Kendini bilen, Rabbi’ni bilir


Kendimize vereceğimiz cevapların aynı zamanda inanan insanlar olarak “Kendini bilen Rabbini bilir.” düsturunu hayatımıza geçirebilmemiz noktasında bizlere yol gösterici olacağına inanıyorum. Mucize olan ve eşrefi mahlûkat olarak en güzel biçimde yaratılan insanın kendi nefsinde yaratılan ayetleri tefekkür ederek bir ömür geçirebilmesini diğer bir deyişle kendini öğrenmesini ömür boyu sürecek mucizevi bir yolculuk olarak görüyorum. İnsana düşen asli görevin kendine bahşedilen mizacının sağlıklı ve sağlıksız boyutlarının bilincinde olarak tekâmül yolculuğunda gayretkâr olması en güzel amellerden değil midir? Enneagramı bilir, tipimizi tespit edebilirsek kendimizi daha iyi gözlemleyebilir güçlü olduğumuz yönleri pekiştirir, zaaflarımızın üstesinden gelmek için nefsimizi terbiye etme gayretinde elimizde bir reçeteyle ilerleyebiliriz. Etrafımızdaki insanları daha iyi tanıyabilir, verdikleri tepkilerin şahsımıza yönelik olmaktan ziyade mizacının bir tepkisi olduğunu anlayabiliriz. Böylelikle şeytanın fısıldamaları kardeşlerimizle aramızı bozamaz. Aksine onlarla empati kurabilir ve aramızdaki iletişimi kuvvetlendirmek adına bir gayret içinde oluruz. En önemlisi en güzel biçimde yaratılmış olan insanları değiştirmeye çalışmak yerine onları oldukları gibi kabul edebiliriz.


“İnsanlara ufuklarda ve kendi nefislerinde ayetlerimizi göstereceğiz ki onun (Kuran’ın) gerçek olduğu, onlara iyice belli olsun. Rabbinin her şeye şahit olması, yetmez mi?”  

buyuran Rabbimizin dış dünyayı donattığı ayetleri tefekkür ederken aynı zamanda üzerimizdeki ayetlerini de görebileceğiz. Gayret bizden, tevfik Allah’tan.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Başarılı Bir Görev Dağılımı Nasıl Yapılır?

Geleceğin Teknolojileri Nelerdir?